Kitap Yorum + Alıntılar || Aynı Yıldızın Altında - John Green

Bu kitap çıkalı çok oldu ve aynı şekilde ben de bu kitabı okuyalı yaklaşık bir 4 yıl oldu. Ama geçen gün televizyonda filmini gördüm ve tabiki de yine izlemeden edemedim. Ve yine tabiki de film boyunca -abartmıyorum tüm film boyunca- zırıl zırıl ağladım. Sonra dedim ki dur ben bu kitap hakkında ki düşüncelerimi de yazayım ayrıca bir sürü alıntıda hazırladım sizlere:). Ama başta belirteyim: Yazım baştan aşağıya spoiler içeriyor. Henüz okumamış olanların dikkatine!!!

Kitabımızın genel bilgilerine erişmek için TIKLAYINIZ:)

Hayatın Anlamını Bulmanın, Âşık Olmanın Ya Da Alınan Her Nefesin Farkına Varmanın Öyküsü...

Onüç yaşında, IV. derecede tiroid kanseri konan Hazel, ondört yaşında tıbbi bir mucize ile ciğerlerindeki tümör küçülmüştür… şimdilik.

Mucizeden iki yıl sonra, onaltı yaşındaki Hazel, uzun süre yaşayabilecek olsa da (bu her ne demekse), oksijen tankına bağlı olarak ve tümörlerin sürekli ilaçla baskı altına alındığı bir hayata devam etmektedir.

Ve Augustus Waters sahneye girer. Eşleşme kanserli çocuklara destek grubunda yapılmıştır, Augustus yakışıklıdır, hastalığı remisyon evresindedir ve Hazel’ı şaşırtan bir şekilde onunla ilgilenmektedir. Augustus ile birlikte olmak, beklenmedik ve uzun süredir ihtiyaç duyulan bir yolculuktur; Hazel’ı hastalığı ve sağlığı, yaşamı ve ölümü yeniden gözden geçirmeye zorlar ve onu ve herkesin arkasında bıraktığı mirası tanımlar.






Yorumum:

Şimdi ben bu kitaba sebep olan düşüncesiz arkadaşımdan bahsedeyim size önce. Kendisi M, birgün okuldayken bir baktım zırıl zırıl ağlıyor. Ne oldu falan diye sordum aceleyle falan bana dedi ki: "Augustus öldü." Puah! Ne büyük olay! Tabi ben o zamanlar fantastik haricindeki her türe kapalıydım, zamanla yavaş yavaş açıldım. Neyse ben de dalga geçtim böyle sıkıcı bir kitaba ağlanmaz, falan diye. Sonra al bir oku görürsün dedi. Tamam dedim aldım, başladım okumaya. Ama Augustus u daha kitaba ilk dahil olduğu anda bir sevme, bir vazgeçememe oluştu ben de. Onu geçin bir de M adlı şahıs bana onun öldüğünü söylemişti ya bu sefer ben de bir panik, çocuğun her hareketin de bir ağlmalar, acaba M yanlış mı okudu ne alaka falan diye düşünceler aldı başını gidiyor. Ama gel gör ki sınunda bizim tatlı kahramanımız Augustus Waters bizlere veda etti ve inanmazsınız ama ben dalga geçtiğim M nin yaklaşık 10 katı daha fazla ağladım. Hatta muhtemelen Hazel benim kadar üzülmemiştir bu duruma. Şu an bile aklıma gelince mutsuz hissediyorum.





Neyse yani böyle bir tanışma hikayem var benim Hazel ve Gus la. Hadi öncelikle kitabın iskeletinden bahsedelim (bu arada kitabın kapak tasarımı da muhteşem). Konu oldukça açık bir alan ve yazar bu konuyu oldukça başarılı işlemiş, okuyucuyu sırf dramlar veya basit bir gençlik edebiyatı diliyle boğmamış. Aslına bakarsak ana karakterimiz olan Hazel in -aynı zamanda kitapta onun dilinden- anlatımındaki yeri gelen çocukluk, yeri geldiğinde oluşan ümitsizlik veya mutluluk, coşku ve bazen de oldukça olgun olan düşünceleri insanı okumaya doyuran bir faktör. Yani sıkılmıyorsunuz veya kitabı sadece olaylar için okumuş olmuyorsunuz anlatım da kendi başına bir başarı sağlamış. Zaten birazdan paylaşacağım alıntılarda da göreceğiniz üzere 16 yaşında ki Hazel ve 17 yaşında ki Augustus Waters ın düşünce ve sözlerinde ki yaşanmışlık okuru derinden etkiliyor. Unutmadan söyleyeyim, yazar, inandırıcılığı hastalıklar yani tıbbi alanda da sağlam bir şekilde oturtmuş.



Kurguya gelecek olursak, bu basit bir aşk hikayesi değil. Aksine sevginin, umudun, haksızlığın ve zor geçen ama yine de her şeye rağmen ben de buradayım diyebilenlerin hikayesi. Ve gerçekten de sıcacık bir hikaye. Karakterlere bağlanmanız hiç zor olmuyor, onları kısa sürede benimsiyorsunuz. Augustus un metaforundan itibaren (üstelik yakışıklı olduğunu da biliyoruz:)) ), her şeyle barışık olması, insanları sevmesi ve kendini sevdirebilmesi, Hazel e karşı olan sonsuz sevgisi ve mücadelesi: size de Isaac in de dediği gibi: Augustus Waters  ın olmadığı bir dünya görmek istemiyorum dedirtiyor.

Hazel ise bambaşka bir hikaye bir mucize eseri hayatta kalsa da yaşayacağına dair bir umudu yok ama yine de ailesinin perişan olamasından ölümden daha çok korkacak kadar farkında bir insan. Akıllı, güzel bir kız ve hayatına sokmak istemese de inat edip girmeyi başarmış biricik aşkı Augustus bile kaybetmeye mahkum bırakılmış bir karakter. Ben onun olaylara bakış açısında ki incelikleri çok sevdim. En sevdiği yazar ve yine en sonun da ortaya çıkan yazarın hikayesi de beni resmen büyüledi.

Her şeye rağmen Gus la olan oldukça eğlenceli ve komik sahneler ve ikisi arasında ki Okay? Okay. anlaşması da yazarın ustalığına alkış istiyor. Görme engeli olan Isaac -Gus ın kankisi-, deseniz onu da ayrı bir sevdim. Hayatın ona karşı da çıkardığı zorluklar var ama o da yine buna rağmen yaşayabildiği kadar güzel yaşıyor. O ve Gus arasındaki arkadaşlık hatta dostluk ilişkisi beni gerçekten derinden etkiledi.

Hollanda ya gitmeleri, orada geçirdikleri muhteşem vakit, ve dönüşüdeki hasta Augustus, benim en çok ağladığım sahnelerdi. Gus un ölmeden önceki kendi cenazesi yine muhteşemdi, ayrıca sondaki mektup da 'bu çocuk neden öldü!!' diye adaleti sorgulamaya itti beni. Ayrıca yazarın onun ölümünden bir anda 'gu öldü' diye bir cümleyle bahsetmesi, Hazel in onun ölümü esnasında orada olmayışı başlar da bana büyük bir hata gibi göründü ama şimdi düşününce bu da yine yazarın ustalığının kanıtı. Şöyle ki Hazel in o esnada orada olması kitabın temelinde yatan ve kendini aralarda belli eden realizmi bozardı. Gereksiz bir tesadüf gibi dururdu kaldı ki Hazel de hasta ve tüm gün hastane köşelirinde kalamaz. Bunun dışında bir cümleyle öldü deyip geçiştirdi hissine kapılmak da yanlış çünkü: Aniden söylemesi, evet ölüm doğal ve bu kadar kısa ve net bir şeydir diye düşündürüyor. Sonrasında ise ufak ufak bu konuyla ilgili detaylar serpiştirilmiş. Bu da olayı hazmetmize yardımcı oluyor.



Başka söylemek istediğim bir şey var mı belki evet var ama yok. Sadece acaba yazar da bu kitabı yarım mı bıraktı, yoksa Gus la başlayan bu hikaye yine Gus la bitti demeye mi çalışıyor bizlere? Her ne kadar da Gus ın ölümü bu haksızlık dedirtse de bence olabilecek en doğru karardı bu ters köşe fikri. Çünkü:
1- Eğer sonunda ikisi de yaşasaydı ve mutlu olsalardı bu yine güzel bir kitap olurdu. Ama bu kusursuzluk, kitabı kusurlu ve basit bir hale getirirdi.
2- Eğer sonunda Hazel ölmüş olsaydı, o zaman da beklenilen bir şey olurdu ve sadece derdik ki sonu kötü biten bir aşk hikayesi.  Ama bu kitap orjinal haliyle bunlardan fazla, diyoruz ki 'hayatın karşımıza ne çıkaracağını bilemeyiz ve her an her şey olabilir.' yazar bize bunu vermiş, şapka çıkarıyorum kendisine.

Ve bir de şu var onların yaşamlarına güzelliklerine bakınca, kendimi bencil ve gerçekten de dertleri olmayan biri olarak gördüm. Bu yüzeysellik ve basit dertleri gözde büyütme olayı hepimiz de var sanırsam bu yüzden bu ve bunun gibi kitapları aralarda kendimize gelmek için okuyabiliriz. İnsan olduğumuzun ve yaşamak için yaşamaya hakkımızın olmadığını kendinize hatırlatın. Bir şeyler katmalı ve yaşıyorsam bir sebebi olmalı diye düşünün ve yardımınıza ihtiyacı olabilecek olan insanlar olduğunu unutmayın, birilerinin yardıma ihtiyacı varsa, biz boş boş yaşayıp, hayatımızı heba edemeyiz, böyle bir ayrıcalığımız olamaz.

Evett benim gözümde okuduğum kusursuz romanlar kategorisinde bir tek 'Aynı Yıldızın Altında' kitabı olduğu için herkese öneririm :)) Veee sadece kusursuz olanlara vereceğim bu kusursuz puanımı veriyorum :)) Not: filmiyle ilgili bir yorum yazısı daha sonra gelecektir :))


Puanım:


Yazımız bitti mi? Hayırrrr.
Yorum bitti şimdi sıra geldi sizlere hazırladığım muhteşemella alıntılara..
(Dikkat: Okurken gözlerinizden yaş gelebilir, peçetenizi yanınız da bulundurunuz!!!)

















































Yazarımız hakkında bilgi sahibi olmak için Şurdaki Yazıma Bakabilirsiniz:)

Sizin de yorumları alalım bakalım :))









Bugün de hayatınızda bol bol hayaller ve kitaplar olması dileğiyle...


!!!Bu yazıyı "Bir Hayalperestin Kütüphanesi" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, iznim olmadan alınmış, ÇALINMIŞTIR!!!



Yorumlar

Yorum Gönder

- Arkadaşlar yorumsuz bırakmayın lütfen; ama kaba ve rahatsız edici kelimeler ve konularda da yorum yazmayın !
-Yorumlarınıza en kısa zamanda hep cevap vermeye çalışacağım :)

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *