Kitap Yorum || Göçebe - Stephenie Meyer

Alacakaranlıkla adını ve yeteneğini öğrenmemize sebep olan Stephenie Meyer in Göçebe si de bakalım bizde aynı etkiyi bırakmış mı? Önce genel bilgiler:



Kitabın Adı: Göçebe

Alt Başlık: The Host Serisi 1
Yazar: Stephenie Meyer
Baskı Tarihi: 2009
Sayfa Sayısı: 680
Kitabın Türü: Roman, Bilim-Kurgu, Edebiyat
Orijinal Adı: The Host
Çeviri: Mine Atafırat
Dil: Türkçe
Yayınevi: Epsilon Yayıncılık


Dünyamız görünmeyen bir düşman tarafından istila edilmişti.İnsanların bedenleri, bu istilacılar için sahiplik yaparken bedenler bir değişikliğe uğramamış gibi görünse de, zihinleri ele geçiriliyordu. Neredeyse herkes teslim olmuştu.Geriye kalan "vahşi" birkaç insandan biri olan Melanie, yakalandığı zaman sonunun geldiğine inanır. Göçebe, Melanie nin bedenini alan "ruh", yetkililer tarafından bir insan bedeninin içinde yaşarken karşılaşabileceği zorluklar hakkında uyarılmıştır: Baskın duygular, hislerin yoğunluğu, çok canlı olabilen anıları Ama Göçebe'nin beklemediği bir zorluk vardır: Bedeninin önceki sakini zihninden vazgeçmeyi reddeder.Göçebe, Melanie'nin düşüncelerinin derinlerine inerek geri kalan insanların nerde olduğunu öğrenmeye çalışır. Ama Melanie'nin zihninde tek görebildiği, sevdiği adamın, hâlâ saklanan bir insan olan Jared'ın hayalidir. Bedeninin arzularına direnemeyen Göçebe, yakalamak zorunda olduğu bu adama karşı özlem duymaya başlar. Dış güçler, Göçebe ve Melanie'yi, aslında istemeseler de, ortak bir hedefte birleştirir ve birlikte sevdikleri adamı bulmak için tehlikeli ve sonu belli olmayan bir macera için yola koyulurlar. Zamanımızın en çok ilgi uyandıran yazarlarından biri olan Stephenie Meyer, aşkın direnci ve insan olmanın asıl anlamını anlatan, unutulmaz ve heyecan dolu bir romanla yine sizlerle beraber.

Yorumum:
Zaten bu kitabın filmi de vardı, okuduktan sonra öğrendim ama izlemeyi kesinlikle reddediyorum; çünkü oyuncuları kesinlikle kitapta hayalini kurduklarıma benzemiyor.Ama neyse bizim işimiz filmle değil, kitapla :D





Ben kitabı aşırı beğendim, kaç sayfa olduğuna bakmadan gece gündüz okudum ve gerçekten de Stephenie e helal olsun dedim.Ya böyle bir kurgu, fikir bularak, elindekini çok güzel kullanmış.İşte insanların sayılı denecek kadar az kalması, yeni gelen tür ve özellikleri -çok iyi kalpliler mesela, birden fazla kez türlerin içinde birden fazla kez hayatlarının olması vb.- , insanların sığınakları ve içindeki kargaşalar - sonuçta bunlar insan - her şey çok iyiydi.İnsanların sığındıkları yer çölde yer altında sera mantığıyla tarım yapabildikleri, mağara kovuklarından odaların olduğu, tamamen doğal yollardan gelen suyla banyo yapma imkanı ve bunun gibi değişik ve mantıklı bir çok şeyle dolu büyülü bir yer.
Gelelim karakterlerimize; Jared Howe (havalı çocuk) fena değildi, Melanie Stryder a aşık olduğu için saçma davranıyordu bence, Melanie ise bana biraz bencil geldi ama herhalde bedenin istila edilseydi ve sen hala o beden de olsaydın bunu normal karşılardın :) Jeb amca karakteri de mesela çok bilge, anlayışlı bir otoriteydi ve olması gerekende böyle bir karakterdi diye düşünüyorum.
Vee en sevdiğim karakterlerden bahsedeyim: 
1. Göçer (orijinali Wanderer) ; Melanie nin bedenini ele geçiren uzaylı (uzaylı dediğime bakmayın, ışık saçan solucan gibi bir şey). O kadar iyi kalpli ki; zaten onu da kendisini garanti öldürebilecek insanların arasına getiren de bu. Tabi biraz Melanie nin de beynin içinde kışkırtıp, iç savaş vermesi buna neden olan faktörlerden biri. Melanie nin küçük kardeşi Jamie ye olan aşırı sevgisi (çünkü bedene geçtiğinde bedenin anıları da bedenle birlikte gelir) , Jamie nin de ona karşı saygısı, meraklı ve sevgi dolu soruları çok hoş bir abla kardeş ilişkisi ortaya çıkarmış.
2. Ian O'Shea ; ya bir insan bu kadar mı tipten çok karaktere bakar yaaa. Göçer o her haliyle seviyor ve o aslında onun iyi kalbine hayran (mecazen kalp çünkü tekrarlıyorum Göçer in türü tuhaf bir tür). Zaten kitabın sonunda Melanie Göçer in öğrettiği yöntem sayesinde kendi bedeninde yaşamaya devam ediyor ve Göçer de sahibin (Melanie gibi herkes vücudunda kalmıyor) vücudunun tamamen terk ettiği tatlı, küçük bir vücutta son ve yeni yaşamına başlıyor :) Ian in iyi kalbi ve koruyucu tavırları falan kesinlikle çok ayrı bir yer edindiriyor kendine.Bir de Ian in şeytan ikizi (uzaylılara karşı olduğu için sürekli Göçer i öldürmeye çalışıyor) Kyle vardı ama sonradan o da iyi biri oluyordu mutlu olunacak bir durum:)
Ayrıca bizim bu kadro Dünya da başka yaşayan onlar gibi kalabalık bir (30-40 kişi falan) grup olmadıklarını düşünürlerken kitabın sonunda onlar gibi kalablık olan bir grupla karşılaşıyorlar ve onlar; daha böyle bir kaç grup olduğunu söylüyor ve bize de umut kapısı açılıyor....Yazar abartmadan, ama betimlemesiz de bırakmadan tadı damağımızda bir roman yazmış açıkçası.Kurgusu, karaterleri, anlatımı oldukça düzgün ve yerindeydi.
Ben bu kitaba şapka çıkarırım...

Puanım:




Bu yazıyı "birkitapolsam.blogspot.com" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!

Yorumlar

  1. Ben de Alacakaranlık ve Hush Hush hastası bir kızım ve buna rağmen söyleyebilirim ki bence de Göçebe çook daha üstün bir yaratıcılıkta bir kitap olmuş:) Ama filminde ki cast çok kötü olmuştu resmen hayallerim yıkılmıştı

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

- Arkadaşlar yorumsuz bırakmayın lütfen; ama kaba ve rahatsız edici kelimeler ve konularda da yorum yazmayın !
-Yorumlarınıza en kısa zamanda hep cevap vermeye çalışacağım :)

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *